Künye
Firma: Revell
Ölçek: 1/144
Kit #: 05100
Uzun zamandan beri bir denizaltı modeli yapmak istiyordum. Forumlarda gördüğüm 1/72 Revell U-Boot modelleri beni cezbetmeye başlamıştı, fakat bu kadar büyük bir denizaltıyı yapmaya da çekiniyordum doğrusu. O nedenle üzerinde eskimeleri deneyebileceğim daha küçük ölçekli bir denizaltı aradım. Tüm oyuncakçı ve kitapçılarda bulunabilen Revell firmasının 05100 seri numarası ile ürettiği U-Boot Type VIIC/41 “Atlantic Version” kitini satın aldım.
Kutuyu açtığımda parça sayısının azlığı ve gövdenin büyüklüğü (1/144 olmasına rağmen) bana cesaret verdi. Akşam televizyon karşısında tüm kiti topladım. Parçalar genel olarak uyumlu. En çok sorun çıkaracak olan ana gövde parçalarını düz bir zemine yapıştırdığım zımparaya sürterek olabildiğince uyumlu hale getirdim. Parçaları birbirine değdirerek Gunze Sangyo’nun turuncu kapaklı kendimi Antalya sahillerinde hissetmemi sağlayan portakal kokulu likit yapıştırıcısı ile yapıştırdım. (Tamiya yeşil kapağın aksine bu yapıştırıcı daha az eriterek detaylara zarar vermiyor.) İşimi garantiye almak için üstte açık olan bölümden birleşim yerlerine japon yapıştırıcı geçtim. Ana gövde birleştikten sonra üstteki parçayı yapıştırdım. Bu bölüm 2 parça halinde verilmiş. Sebebi aynı gövde parçaları ile farklı versiyonları yapabilmek. Bu parçalar ana gövdenin içine girdiği için birleşim yerlerine tesviye yapmaya gerek kalmıyor, hatta likit yapıştırıcı ile birkaç tur geçince zımparaya bile ihtiyaç yok.
Buraya kadar herşey güzel ama iş yelken bölümünü yapmaya gelince problemler başlıyor. Kitin içinde periskopları ve şnorkel’i hareketli vermişler, fakat ben bunları sabitledim. Sabitlemek istemeyenler için çevirerek içeri giren bir sistem yapmışlar fakat içine girdiği daire çok geniş olduğu için sağa sola sallanıyor. Eh bu da çok rahatsız ediyor haliyle 🙂
Ana renkler boyandı, inceltilmiş siyah boya ile detaylar gölgelendirlildi…
Neyse ben ilk denizaltı acemiliğiyle bu parçaları boyaya geçmeden yapıştırdım. Sonradan öğrendim ki periskoplar içeri girip çıktıkları için burası hidrolik kollarda olduğu gibi çok parlak bir kromaj olurmuş. Neyse dedim, kit bitince boyarım ve devam ettim. Sıra arkadaki makinalı tüfeklerin etrafında personelin düşmesini engelleyen koruyuculara gelmişti. Bunlar çok parçalı ve ince parçalar olduğu için çerçeveden çıkarırken çok dikkatli oldum ama birkaç parça kırıldı. Bunları mümkün olduğunca izi görünmeyecek şekilde japon ile birleştirdim, fakat başka bir sorun çıktı. “Kalıp izi”! Bu parçalar çok ince teller olduğu için kalıp izleri oluşmuştu, ama azimle onları da falçata yardımıyla temizledim ve yerlerine yerleştirdim. Sonra kalan parçaları da birleştirdim ve kurumaya bıraktım. Makinalı tüfekleri ise çerçevesinden çıkarıp daha sonra yapmak üzere bir kutuya koydum. Ertesi gün tesviye gereken birkaç küçük noktaya dokunarak problemsiz bir gövde elde ettim.
Üst yüzeyi maskelemeden boyadım. Boyayı tabanca ile ters açıdan atınca açık griye sıçramıyor.
Boyama aşamasında ilk önce alttaki koyu gri rengini attım. Daha sonra yan taraflarını ve yelkeni boyadım. Üst yüzeyi ise maske bantına gerek kalmadan içten dışa doğru airbrush ile boyadım. Tüm boya bittitkten sonra decalleri yapıştırdım ve bence en heyecanlı yerine geldim. Eskitme!
Gördüğüm fotoğraflarda pas akmaları ve eskimeleri inceledim. Gölge yaratmak amacıyla perçin ve detaylardan airbrush ile inceltilmiş siyah boyadım. Sonra detay içleri için siyah wash yaptım ve sonrasında Gunze’nin gri toz pigmenti ile aşağı renk açılmaları yaptım. Bunlardan sonra Tamiya’nın kahverengisi ile pas akmalarını yaptım. Burada dikkat edilmesi gereken bir konu var. Tamiya’nın wash sıvısının içindeki renk pigmentleri dibe çok hızlı çöküyor. Bu aslında iyi, zira fırça ile alttaki yogun renkleri alabiliyorsunuz. Ben de öyle yaparak birkaç damla tortuyu bir zemine damlatarak kitin üzerine uygulamaya başladım. Kenarlara çok az dokundurarak baştan sona kadar geldim. Sonra da pas akmaları için, terebentin ile yıkayıp iyice kuruladığım fırçayı yukarıdan aşağıya doğru sürmeye başladım.
Pasın yoğun olacağı kaynak noktalarına da bu yöntemi uyguladım. Eskimeler kuruduktan sonra fazla yerleri terebentin ile çözerek azalttım.
Dikkat edilmesi gereken başka bir nokta da, eskitmeleri yaptığınız terebentin, ana boyanız enamel ise kaldıracaktır. O nedenle tüm ana renkleri akrilik ile boyayıp, üzerine terebentin kullanmak en doğru yöntem bence.
Eskime de tamamlanınca küçük detaylara gelmişti sıra. Yelkende bulunan can simitlerini bordo-kırmızı arası bir renge boyayıp yerine taktım. Yine yelkenin iki yanında bulunan seyir ışıklarını sağ yeşil, sol kırmızı olacak şekilde boyadım. Fakat tavsiyelere gore doğrultusunda bu ışıkların altına önce metalik gri atıp, üzerine de cam boyasıyla kırmızı ve yeşil boyamak daha güzel dururmuş.
Yelken üzerindeki asılı bayrak decal olarak kitin içinden çıktı, fakat üzerinde gamalı haç olmaması çok dikkat çekiyor. Ayrıca decali de dalgalanan bayrak formuna sokmak çok zor. O nedenle İzzet Çelikoba’dan öğrendiğim bayrak tiyosunu uygulayarak çok daha iyi bir sonuç elde ettim. Bunu başka bir yazıda anlatacağım.
En son olarak da tellere gelmişti sıra. Benim aklımda çok ince misina vardı ve yine İzzet Çelikoba’nın klüp toplantısında önerisi üzerine peruklarda kullanılan sentetik saç telini kullandım. Sonuç çok iyi oldu. Bu malzeme hem japon ile çok iyi yapıştı, hem de esneyebildiği için gerdirebildim. Son olarak bu tellerin üzerine japon yapıştırıcı ile damlalar yaptım ve siyaha boyadım. Sonra zemininin üzerine yerleştirdim.
Özet olarak Revell’in bu denizaltı maketi, bu tarz maketleri denemek isteyenler için ideal. Sorunsuz, bittiğinde göz dolduran bir büyüklükte. Boyaması kolay ve eskimeye açık.
Sonraki 1/144 Revell U-Boot IIB’de görüşmek üzere, keyifli modeller…